Yeni

10/recent/ticker-posts

Header Ads Widget

sigara sarma makinesi

Giyecek Hiçbir Şeyim Yok!!!

19 Mayıs haftası benim Fransız müşteri toplantıya geliyor dostlar. Tabii tarih kesinleşince aklıma gelen ilk şey "giyecek hiçbir şeyim yok! idi. Ne yapacaktım? Elimin altındaki Zara mağazalarını dolaştım ama her şeyin ya en büyük ya da en küçük bedeni kalmış, millet yeni sezon bismillah başlar başlamaz koşa koşa, uça uça Zara'ya gidip ne var ne yok indiragandi yapmış. Böylece sağanak yağışlı Cuma akşamı iş çıkışı trafiğinde  Cevizlibağ'dan İstinye Park'a gitmeye karar verdim.

Gidişim doğrusu muhteşem oldu! Çağlayan'a kadar servisle gelip, Çağlayan'dan metrobüse atlayıp Zincirlikuyu'ya geldim. Oradan Gayrettepe metrosuna yürüyüp, metroyla 4. Levent'e trafiksiz ulaştım. Hemen oracıktan da dolmuşa binip pıt diye İstinye Park'a geldim. Ne var ki bir çöp bile alamadım, beğendiğim elbisenin M bedeninde fermuar yarıdan sonra kapanmazken, L bedeni de büyük geliyordu. İşyerinde veya herhangi bir yerde memeleri fora etmeyeceğime göre o caaanım entari ile vedalaşıp kös kös eve döndüm. Ama yüzüm düşmüştü eni konu.



Cumartesi sabahı sağanak iyice azıtmıştı. Fakat ben de kendime elbise almayı kafaya koymuştum. Kahvaltıdan sonra kendimi sokaklara attım ama bu yaptığıma kendim de inanamadım dostlar:))) Otobüsle Zincirlikuyu'ya çıkıp metrobüsle karşıya geçtim! Bu havada! Yağmurda köprü trafiğini bile göze almıştı gözü dönmüş kadın ahahahah:)

Metrobüsten Uzunçayır durağında indim. Tam E5'in kenarında yeni bir avm açıldı ya, Akasya diye, hah işte amacım ona gitmekti. Aslında alt geçitten inince doğruca Akasya'ya çıkış varmış. Tabii ben bunu o anda düşünemediğimden, kendimi yollara attım, bir baktım E5 kenarında dağ başlarında kalmışım. neyse, simitçi amcanın yardımıyla sonunda karşıya geçip Akasya'ya gelmiştim.


İçerisi oldukça geniş ve ferahtı. Tabii ben erkenden geldiğim için bomboştu da. Zara mükemmeldi, hiç bir kıyafetin serisin bozulmamış. Her şeyin, bütün bedenleri var idi. Böylece gözüme kestirdiğim bütün kıyafetleri deneyip 2 yeni elbiseye kavuşmuştum mih mih mih:))




Sonra gelmişken dolaşayım diyerek altını üstünü iyice yürüdüm, Stradivarius'tan basic hırka aldım cart renkli:) Topshop'a da baktım, nedense bu mağazayı pek severim, kendimi Londra'da mı zannettiriyor nedir? Tabii güzel bir şey bulamadım o ayrı:))

Nihayet aaklarıma kara sular inince Tchibo'da bir kahve içip dinlendim. Nasıl eve döneceğimi düşünüyordum. Bir daha E5'in kenarlarından tepelerinden yürümek istemiyordum hem de elimde torbalarla, sağanak altında!  Sonunda dışarı çıktığımda hemen avm'nin önündeki metro alt geçidinden metrobüse gidildiğini öğrendim. Oh be! Boşuna çile çekmişim gelirken!



Dönüşte tabii ayakta kaldım ama olsun. Zincirlikuyu'ya gelince Gayrettepe metrosuna yürüdüm, metroyla Levent'e gelerek bu sefer de Metrocity avm'ye girdim. Ay kadın kudurmuş dediğinizi duyar gibiyim. Ama bu iş bitsin gitsin istiyordum. Her gün mağaza gezemem, sadece kitapçı gezebilirim!

Neyse, buraya gelmemin bir sebebi vardı elbet. Beta ayakkabıcısında gözüme kestirdiğim yumurta topuklu (gülmeyin beaaa, topuklu ayakkabı giyemiyorum ne yapayım:)  papikleri aldım.




Nihayet işim bitince yürüyecek halim kalmamış idi. Ben de taksiye binip eve geldim. Hala yağmur yağıyordu, bacacıklarım kopacak gibi ağrımaktaydı. Ama kafama koyduğumu yapmış, Istanbul'da yağmur + köprü + haftasonu trafiğini yenmiştim.

Şimdi ayakkabılara bakıp bakıp seviniyorum, bayramlık almış gibiyim dostlar:)))


xo xo



Yorum Gönder

0 Yorumlar